DİĞER
"Ece Ayhan, tıpkı Baudelaire ve Rimbaud gibi, kötünün ve kötülüğün estetiğini şiirlerinde yansıtmıştır. Zira güzel şeylerin kötülüğün içinden çıkacağının farkındadır. Edebiyat araştırmacılarının çok defa belirttiği üzere şiir dilini ters-düz etmiştir; ancak bunu yaparken amacı dille dans etmek değil, iktidarın dilini yıkmaktır..."
"Çağla İlk ve Misal Adnan Yıldız'ın Baden-Baden Kunsthalle'deki –görmediğim– ilk sergileri pat diye Ece Ayhan’dan yola çıkıyordu; Devlet ve Tabiat. Son sergileri ise bunu tersyüz ediyor: Tabiat ve Devlet."
"Kitabın editörü Lebriz İsvan sunuş yazısına ‘Ev bir hikâyedir’ diye başlamış. Evet, öyledir ve o hikâyenin de bin bir türlü yazılış şekli var, bunlardan biri de dili dağıtmak olabilir; mesela Latife Tekin’in yıllar önce gecekonduları anlatmak için Berci Kristin Çöp Masalları’nda dili gecekondulaştırdığı gibi... Velhasıl, ‘ev’in metaforik ve reel anlamlarını araştıran diyalojik bir ‘ev nedir’ derlemesi bu. Derlemeden çok da buluşma gibi."
"Çok üzerinde durulduğu söylenemez ama Montaigne’in Denemeler’i son derece katmanlıdır; hatta Ece Ayhan’ın şiirleriyle boy ölçüşecek bir alacakaranlık içerir. Bizler onu akıllı, uslu ve etliye sütlüye pek karışmayan bir düşünür olarak görme eğilimindeyizdir ama böyle düşünerek mevcut potansiyelini ıskalıyoruz. Halbuki denemeyi, kendi sınırlarını aşan ve diğer türlerle çiftleşmeyi başaran bir tür olarak görmeliyiz."
"Bora’nın biyografisinin sığ Kemalizm eleştirisi tuzağına düşmeyen, bir kişi üzerinden meselenin karmaşıklığına hakkını veren, olgun bir yaklaşımla yazılmış olduğunu düşündüm. Dahası, Bora’yı zaman zaman fazla üslupçu bulmama karşın, bu dilin biyografi çalışmasını nasıl zenginleştirdiğini gördüm. Ancak Ayhan Aktar ve İştar Gözaydın imzalı eleştiri metninin yargılayıcı edasını fazlasıyla yadırgadım."
"Bulut, evrenin sonsuz büyüklüğünün yarattığı boşluğa, bilinmeyenin, dile gelmeyenin yarığına düşürülmüş ince bir dolgu, dile gelmenin öncesindeki buğu, bir türlü yakalanmayacak mana arayışının izleri, yol işaretleri yahut nazik kırılgan çabaları olarak okunmaya müsaittir."
"Ayhan Aktar, destanları incelerken, bu destanların yazılmasına sebep olan tarihsel arka planı da okuyucularını müthiş bir berraklıkla veriyor. Böylece, sadece 'Barakalar’ın yıkımına' yakılan ağıdı okumuyoruz; insanları Barakalar mahallesini kurmak zorunda bırakan şartları, ahlâk ve vicdan sahibi bürokratların nasıl pasifize edildiğini de görüyoruz."
Olağanüstü anlarla olağan anlar arasındaki derin ortaklığı ya da iş birliğini anlamamız gerek. Ne olağanüstü o kadar olağanüstü, ne olağan anlar o kadar olağandır
Ayhan Geçgin’in Bir Dava’yı yazarkenki hayalî muhatabı kimdi, bu hikâyeyi kime anlatıyordu? Kafasındaki okur bugünün Türkiyeli bireyleri miydi, yoksa zamandan ve coğrafyadan bağımsız, daha soyut bir okur fikri miydi?
Türkçede yayımlanmış şiir eleştirilerinin önemine dikkat çekmek için verilen ödülün bu yılki sahibi Ece Ayhan -Şiir, Tarih, İdeoloji- adlı çalışmasıyla Ali Özgür Özkarcı oldu
Ayhan Geçgin'in yeni romanı Bir Dava, 8 Mart'ta raflarda. Romandan tadımlık bir bölümü K24 okurları için yayınlıyoruz...
Başlığı Attilâ İlhan ve Roland Barthes üzerinden koydum; çünkü Mustafa Irgat’ın aslında kim olduğu, şiirinin nereden uçlandığı, kimin çocuğu olduğuna da değineceğim
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık